Basında Köklerin Sırrı


ZAMAN
Hayal gücünü ağaç köklerine yansıtıyor
aa
15/01/2012

Sanatçı Salih Demirci, doğadan topladığı ağaç kökleri ve parçalarını insan ve hayvan figürlerine dönüştürüyor.
Çanakkale'de yaşayan Demirci, 2006'da ormanlık alanda bulunan evinin çevresinde doğa yürüyüşü yaptığı sırada odun parçaları ve ağaç köklerinin hayvan ve insan figürlerine benzediğini fark ederek bunları toplamaya başladı.
6 yıl boyunca ağaç köklerini toplayarak üzerlerinde çalışma yapan Demirci, kökleri hayal gücüyle birleştirip 100'ün üzerinde eser ortaya çıkardı.
Akçakoca Özkök Sanat ve Kültür Evi'nde eserlerini sergileyen Demirci, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ağaç köklerinden çok ilginç figürler çıktığını belirterek, ''Üzerinde çalıştıktan sonra ben de şaşırıyorum. İnsan yüzleri, hayvanlar, çok ilginçtir ki onlar bu gizemli dünyanın odun parçasına sıkışmış halleri'' diye konuştu.
Köklerin insanlar gibi olduğunu ifade eden Demirci, ''Benzerleri olsa da eşleri yoktur. Her kök kendisi gelişir, doğanın tamamından etkilenir, toprakla, rüzgarla, kumla birleşir. Aslında her kök kendi macerasını yaşar ve bu birleşimlerden oluşumunu tamamlar. Bu gibi oluşumlarla doğayla iç içe olan köklerle tanışmak ve onların üzerinde çalışmak çok keyif verici bir durum. Köklerle yaptığım çalışmalarda hem kendimi sanatsal boyutta ifade edebiliyorum hem de onların hikayelerini, iç dünyalarını açığa çıkarmış oluyorum'' dedi.


Ağaç köklerinden harikalar yaratıyor


Burak GEZEN - Ersan KÜÇÜKKURU, (DHA)

9 Ocak 2012


ÇANAKKALE Lapseki’de yaşayan 35 yaşındaki Salih Demirci, doğadan ağaç köklerini toplayıp el işçiliğiyle her birine şekil veriyor, anlam katıyor.


Hobi olarak başlayan merakını kısa sürede sanata dönüştüren Demirci, “Zaman zaman dağda bayırda, zaman zaman da deniz kenarında dolaşarak ağaç köklerini topluyorum. Bunları atölyeye getirerek işlemeye başlıyorum. Ama burada önemli olan onun kendi formu. Asıl büyük sanatçı doğa. Köklerden aklınıza gelebilecek her türlü obje çıkabiliyor. Çünkü ağaçlar aynı zamanda bir kayıt makinesi. Doğada ne oluyorsa aynı şekilde kaydediyorlar. Bunları zaman içinde bir sır makinesi gibi depoluyorlar. Bu sırları ortaya çıkarmak da bana düşüyor” dedi.

Hürriyet İzmir
Doğa yürüyüşünde 3 bin yıllık sanat ile tanıştı...
Geçtiğimiz günlerde ilk kişisel sergisini Çanakkale’de açan Kök Sanatçısı Salih Demirci’nin hikayesi oldukça ilginç. 2006 yılında ailesi ile birlikte taşındığı Lapseki’deki bir doğa yürüyüşü sırasında fark ettiği kök şekilleri ile ilgilenmeye başlayan Demirci, bir zaman sonra bunun 3 bin yıllık bir sanat olduğunu fark etti.
Kendisini bir anda dünyanın en eski sanatlarından birinin içinde bulan ve bunu oldukça da profesyonel yapmaya başlayan Demirci, kök sanatı ile buluşmasını ve sanata dair düşüncelerini Çanakkale OLAY Gazetesi ile paylaştı. Ağaçlara ve köklere karşı ilgisi giderek artan Demirci, köklere anlamlar yüklenmesine karşı. Köklerin herkes için farklı anlamlar uyandırdığını ifade eden Demirci, “Doğanın yarattığı bir şekillenme ile bizlerin karşısına çıkmıştır. Bunların farkına varabilmek önemlidir. Bunlar zaten doğada varlar. Asıl büyük sanatçı doğadır. Ben burada aracıyım” dedi.
Birçok eski sanatçı ve doğa bilimcinin tezlerini kabul edercesine doğayı “En büyük sanatçı” olarak nitelendiren Kök sanatçısı Salih Demirci, “Ben daha önceden Kök Sanatı’nı bilmiyordum. Sonradan araştırdım. Araştırdığımda çok eski bir sanat olduğunu öğrendim. Çin’de yaklaşık 3 bin yıldır uygulanan bir sanat” diyerek içinde bulunduğu durumu da gözler önüne seriyor.
“Ben, biz burada konuşurken bunların hepsini kaydettiklerini düşünüyorum. Şu an köklerin sırrı dememin nedeni de budur” diyerek köklere çeşitli anlamlar yüklemekten ziyade onların yüklendiği anlamların düşünülmesi, araştırılmasının daha doğru olduğunu ifade eden Demirci, “Bu sanatın gelişimi ile ilgili çeşitli projelerim var. Tam netleşmemekle birlikte bir sanat evi gibi bir proje merkezde yada Lapseki civarında sanat atölyesi olabilir. Tabi sadece bunlarla da kalmayacak. Sergilere de devam edeceğim” dedi.
 Sizi tanıyabilir miyiz?
1976 yılında İstanbul’da doğdum. İlk, orta ve lise öğrenimimi İstanbul’da tamamladım. Lise eğitimimin ardından çeşitli işlerle ilgilendim. Kitap sattım, şiir ve çeşitli denemeler kapsamında edebiyatla ilgilendim. 2006 yılına kadar birçok işle uğraştım. Babamın işi nedeni ile 2006 yılında Lapseki’ye taşındık. Burada bahçe işleri ve fidan dikimi ile uğraştım. Kendi arazimizde fidan dikimi sırasında ve Lapseki’deki doğa yürüyüşlerim sırasında kökleri fark ettim. Kök sanatı ile ilgilenmeye çalıştım.
• Kök Sanatçılığı sizde nasıl gelişti?
Kök sanatı bir büyü hali gibi gelişti. Benim elime geçtiği zaman ben bunlarla iletişime geçmeye çalıştım. Ne olduklarını anlamaya çalıştım. Alıp elime bıçağı işlemek değil de uzunca bir zaman bunlarla ilgilenmem gerektiğini anladım. Bunların aslında yaşayan varlıklar olduğunu anlamaya başladım. Kendi içinde biçimlenmiş ve belli formları var. Bu durumu yakın arkadaşlarımla paylaştım. Onlarla birlikte ilgilenmeye başladık. ilginç şeylerle karşılaştık. Bir tanesinin Mısır mitolojisinde bir tanrı figürü, bir başkasının daphne figürü olduğunu öğrendik. Daha sonra ben iyiden iyiye ilgilenmeye başladım. Daha sonra Yunuslar ve Balinalar nasıl belli şeyleri depolarlar, çok geniş bir hafızaları vardır. Aynı şeyin köklerde olduğunu hissettim. Daha sonra da işlemeye başladım.
• Kök sanatı nedir?
Kök sanatı ikiye ayrılır. Birinci basit işleme ikincisi de karışık işleme yöntemi ile. Basit işlemede tamamen doğal temel üzerine çok az bir müdahale ile kendi formuna getiriyorsunuz. Diğeri karmaşık işleme o heykeltıraşlığa giriyor. Ben ikisi üzerinde de durdum. Ancak değerli olanı tabi ki basit işlemedir aslında. Çünkü doğada kendiliğinden şekil almıştır. Doğanın yarattığı bir şekillenme ile bizlerin karşısına çıkmıştır. Bunların farkına varabilmek önemlidir. Bunlar zaten doğada varlar. Asıl büyük sanatçı doğadır. Ben burada aracıyım.


• Siz daha önceden kök sanatını biliyor muydunuz?
Ben daha önceden Kök Sanatı’nı bilmiyordum. Sonradan araştırdım. Araştırdığımda çok eski bir sanat olduğunu öğrendim. Çin’de yaklaşık 3 bin yıldır uygulanan bir sanat. Ülkemizde ise birkaç kişi ilgileniyor bu sanatla. Bu sanat daha çok hediyelik eşya kullanımı ve ticaretinde değerlendiriliyor. Ancak bunu benim gibi sanatsal amaçlarla da yapanlar var.
• Kök sanatına başladıktan sonra neler yaptınız? Daha önce sergi açtınız mı?
Ben bu işe başladığımda birçok ürün ile birlikte Bodrum’a gittim. Geçen sene orada yaz boyunca bir stant açtım. Orada söylediler “Burada da var” diye. Gittim, atölyesini gördüm. Daha sonra da Sakarya’da yine Kök Sanatı ile ilgilenen birinin olduğunu öğrendim. Daha sonra İstanbul’da bir karma sergide bulundum. Sanatla ilişkim izleyici boyutunda olduğundan nasıl ilgileneceğimi bilmiyordum. Orada bir karmaşıklık söz konusu olduğu için pek yararlı olmadı. Bu sene de Troia Festivali’ne katıldım. Şimdi de ilk kişisel sergimi burada açtım. Burada 90 küsur parça ile sergimi açtım. Toplamda da 140’a yakın parça ürünüm var.
• Pek bilinmeyen eski bir sanatın temsilcisi olarak bundan sonraki hedefleriniz neler?
Bu sanatın gelişimi ile ilgili çeşitli projelerim var. Tam netleşmemekle birlikte bir sanatevi gibi bir proje merkezde yada Lapseki civarında sanat atölyesi olabilir. Tabi sadece bunlarla da kalmayacak. Muğla Kültür Müdürlüğü ile temasım oldu. İstanbul’da çeşitli sanat galerileri ile temaslarım var. Bunların haricinde de yine sergilerle paylaşımımızı sürdüreceğiz. Kışın Çanakkale Belediyesi’nin bir karma sergisi olacak. Ona katılacağım. Bundan sonra sık sık insanların karşısına çıkmaya çalışacağız.
"Köklerin sırrı” sözü ile ne demek istediniz?
Ben, biz burada konuşurken bunların hepsini kaydettiklerini düşünüyorum. Şuan köklerin sırrı dememin nedeni de budur. Bize kaydettiklerinin belli bir kısmını gösteriyorlar. Buna en güzel örnek Ceviz ağacıdır. Yılda bir kez fotoğraf çektiği bilinir. Mesela yüz yaşındaki bir ceviz ağacını dikine kestiğinizde çeşitli şekillerle bu doğa olayını görürsünüz. Yüz yaşındaki ceviz ağacından yüz tane fotoğraf ile karşılaşırsınız.
• Bu işe başladıktan sonra ne gibi ilginçlikler yaşadınız?
Salih Demirci: İlginç olarak birçok konu var. Mesela bir arkadaşıma hediye verdim. Bir zaman sonra geldi. “ya” dedi. “Benim psikolojik olduğunu düşündüğüm bir takım sorunlarım var. Huzursuzdum. Ancak bu ağaç ile birlikte bu tür sıkıntılarım hiç kalmadı” dedi. Ağacın negatif elektriği aldığını söyledi. Ben de böyle olduğunu düşünüyorum. Nihayetinde bunlar yaşamış varlıklar. Ben bunların, insanlarla, çeşitli zamanlarda ve türlerde iletişime geçtiklerine inanıyorum.
• Düzenli bir çalışması var mı? Belli bir zaman kök aramak için?
Salih Demirci: Ben bu şekilleri Lapseki’de dağa çıkarak buluyorum. Genellikle kışın uzun yürüyüşler yapıyorum. Fırtınalı, rüzgarlı havalarda çalışıyorum. Sırt çantam ile birlikte çıkıyorum artık ne zaman geri döneceğim belli bile olmuyor. Sonu olmayan bir sanatın içine girdim. Uçsuz bucaksız ürünün içinde umarım önümüzdeki dönem daha güzel ürünleri insanlar ile paylaşacağım.
06.09.2011
Çanakkale Olay Gazetesi





Hiç yorum yok: